Büyük Hesaplaşma
- hsnbrgl
- 25 May
- 5 dakikada okunur
Gündem öylesine hızlı ki her olaya ve her sürece yetişemiyoruz. Yetişsekte kıyısından köşesinden parça parça, eksik bilgilerle bir şeyler karalamaya çalışıyoruz. İnsanlık tarihinin belki en kısmetli, belki de en kısmetsiz kuşaklarıyız. Sürekli değişime uğramak yeni sistemlere ve dünyaya uyum sağlamak zorunda kalmış göçebeleriz. Uzun bir aradan sonra tekrar yazmak istedim. Tabi ki bir süredir yazmamışlığın verdiği eksiklik ve hatalar olabilir.
2 ay gibi bir zamandır yeni bir düzene alışmaya ve kavramaya çalışıyorum. TV gazeteciliğinin ve editöryel eksikliğimin hiç bu kadar farkında değilmişim, bununla alakalı kendimi geliştirmeye çalışsam da tabi ki bazı olumsuz düşüncelere girmiyor değilim. Beni yaşadıklarımı boş verip uzun bir süredir kendimce takip ettiğim, İsrail’deki ‘’Şin Bet’’ skandalı ve Netanyahu, iç istihbarat mücadelesi merakımı çekiyor. Uzun bir araştırma yaptıktan sonra, Yıldıray Oğur gibi uzun bir yazı kaleme almak istedim.
Ah bu İsrail dünyanın başına bela boşuna dememişler, bölgeyi yangın yerine çevirdi.
Sivil çocuk ve kadın demeden katliam yaptı. Hastaneleri bombaladı. Uluslararası İlişkilerin uzun bir aradan sonra bu denli refleks kaybı yaşadığı bir dönem yoktur.
Gelelim bu Katil Terör Devleti İsrail’in iç dinamiklerini araştırmaya, İsrail’in genel güvenlik servisi (Şerut Ha Bitachon Haklali, Shabak ya da Şin Bet olarak genel bilinden adıyla yazımın başlığını alan Büyük Hesaplaşmaya) ...

30 Haziran 1948’de Ben – Gurion’un iç Şai dediği gibi bir örgüt olarak kuruldu. Kurucusu İsser Harel, karargahını Yafa’ da Filistinlilerin çıkışından hemen sonra adamlarının şehrini tarayıp, Arap askeri ve siyasi belgeleri aradıkları terk edilmiş ve izbe bir binada kurdu.
Şin Bet 1950’ yılına kadar idari olarak İsrail Savunma Kuvvetlerine bağlı bir şekilde operasyonlar ve kamu hizmetleri gerçekleştirdi. Şin Bet ’in ilgi alanı sadece casuslar İsrail bölgesinde saha görevinde olan veya Hamas veya Filistin Kurtuluş Örgütü yani (FKÖ) değil. İsrail içerisindeki gizli durumları, harekât planlarını yapılan off the record görüşmeleri ve Başkanların danışmanlarını da takip eder olumsuz bir durumda raporlarını yazar gerekirse kılıktan kılığa girer operasyona çıkmışlardır.
İsrail'in en karanlık suikastlarının mimarı Ronen Bar, İsrailli asker ve bürokrat. İsrail İç İstihbarat Teşkilâtı Şin Bet ‘in mevcut başkanı. 1965 yılında doğdu. 1983 yılında İsrail Savunma Kuvvetleri'ne katıldı. İsrail'in Rehovot şehrinde büyüdü. Babası Abraham Perezovski, İsrail Teknoloji Enstitüsü Technion'dan mezun bir kimyagerdi.
Ronen Bar, Tel Aviv Üniversitesi'nden felsefe ve siyaset bilimi alanında lisans derecesine sahip olup, ABD'deki Yahudi Wexner Vakfı'nın burs programı kapsamında Harvard Üniversitesi'nden kamu yönetimi alanında yüksek lisans derecesi ve anadili İbranicenin yanı sıra Arapça ve İngilizce dillerinde de yetkindir. Kariyerinin başından itibaren Filistin halkıyla doğrudan karşı karşıya gelmeyi seçti. 1984 yılında İsrail ordusunun seçkin birliklerinden biri olan "Sayeret Matkal" birimine katıldı Birinci İntifadan bu yana suikast, gözaltı ve baskı operasyonlarında görev aldı. Bunların en önemlisi, Nisan 1988'de El Fetih'in askeri sorumlusu Halil el-Vezire düzenlenen suikast operasyonuydu. Bir anda ailesine vakit ayırmadığı için ordudan ayrıldı. Sakin bir İsrailli gibi asker parasıyla Tel Aviv'de "Bağdat Kafe" adında bir kafe açtı, ancak sivil hayatı kısa sürdü. Kısa süre sonra istihbarat çalışmalarına kademeli olarak geri döndü.1993 yılında kendi büyük bahçesinde İsrailli bir subay yanına geldi.
Ve onu resmi olarak "Şin Bet" teşkilatına sadece belli bir operasyon için çağrıldı. Buradan itibaren gözetleme, suikast ve baskıya dayalı İsrail güvenlik sistemi içinde derin bir şekilde yer almaya başladı. şçöRonen Bar'ın ismi, Şin Bet içinde Filistinlilere karşı saha operasyonlarının mimarı olarak öne çıkar. Filistinli, Hamaslı ve Suriye’li şahsiyetlere yönelik çeşitli ihlaller ve suikastlarla ilişkilendirildi.
Bunların arasında Hamas lideri Ahmed el-Cabari'nin Kasım 2012'deki suikastı da vardı. Bu operasyon, Gazze Şeridi'ne karşı yaklaşık 10 gün süren büyük bir İsrail askeri saldırısına yol açtı.
Ronen Bar aslında tamamen bir iç güvenlik amiri değildi. Belli bir ekiple çalışan, IDF’den destek alan drone operasyonlarında neredeyse çoğunda askeri birliklerle koordineli çalışsa da şahsi gittiği operasyonlarda olmuştur. 2016 yılında bir yıl boyunca MOSSAD’da görev yaptı ve bu süre zarfında Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'da operasyonlar gerçekleştirdi. Daha sonra Şin Bet'e dönerek buradaki yükselişini sürdürdü. Ronen Bar, Şin Bet içinde özel operasyonlar birimi başkanlığı ve yeni elemanların istihdamının denetlenmesi dahil olmak üzere çeşitli görevlerde bulundu. 2018 yılında Şin Bet başkan yardımcısı olarak atandı, bu da konumunu güçlendirerek onu İsrail'in en önde gelen güvenlik liderlerinden biri haline getirdi. Ekim 2021'de ise Şin Bet başkanlığına yükseldi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yıllardır bitmek bilmeyen yolsuzluk suçlamalarıyla yargılanıyor; bu süreçte Gazze, Lübnan ve Suriye’deki çatışmaları da yönetmeye devam ediyor.
Katliam yapıyor. Kadın çocuk demeden öldürüyor. Kendi coğrafyasında çok sevilen bir bürokrat değil ama kafası bazen kendi danışmanlarından daha çok çalışıyor. Fakat bir süredir İsrail’in emniyet yetkilileriyle yeni bir kriz içinde. Hakkındaki yeni bir polis soruşturması, muhalefetin istifa çağrıları okları tekrar Netanyahu’ ya çevirdi.
Netanyahu, Katar, Türkiye, Lübnan ve diğer ülkeler arasındaki seyahatleri sırasında dönemin Hamas genel başkan yardımcısı Salah el Arouri'ye suikast düzenlemek için 7 Ekim'den önce Baroya baskı ciddi baskılar yaptı. O dönem yine tansiyon yüksek, Tel-Aviv’de sokak eylemleri ara ara yükselirken, Şin-Bet ofisinde tartışma çıkıyor. Ronen Bar sesini yükseltiyor. Netanyahu ve ekibi hiçbir refleks göstermeden orayı terk ediyor. Başbakan Binyamin Netanyahu ile önceki yakınlığına rağmen, aralarındaki ilişki daha sonra tamamen bozuldu. İsrail sağı, Bar'ın aşırı Yahudi yerleşimcilerin bir yandan İsrail ordusuna, diğer yandan Filistinlilere yönelik şiddetini eleştiren açıklamalarına öfkelendi ve bunları güvenlik kurumu içinde bir isyan ve tehdit olarak algıladı.
Bar'a yönelik eleştiriler, özellikle İsrail sağından, "Aksa Tufanı" operasyonundan sonra daha da arttı. Sağ kesim, güvenlik başarısızlığının bir kısmının sorumluluğunu ona yükledi. Bu baskılar, Bar'ın yargı sisteminin parçalanması konusunda Başbakan Binyamin Netanyahu ile yaşadığı açık anlaşmazlık ortamı daha fazla germeye yetti. Ronen Bar bazı dosyalar elde etti.
Bu dosyalar ve belgeler, yurt dışında saha görevinde olan yakın bir dostu tarafından iletildi.

Neydi peki bu belgeler?
İsrail Başbakanlık Ofisi'nde görevli üç kişinin Katar hükümetinden para aldığına dair ortaya çıkan yeni belgeler, Tel-Aviv’de bomba etkisi yarattı. İç istihbarat servisi Şin Bet ‘in davaya müdahil olmasından birkaç gün sonra, başsavcı Gali Baharav-Miara, İsrail Başbakanlığı ofisinin eski bazı üyeleri ile Katar hükümeti arasındaki olası iş birliğine ilişkin bir soruşturma başlattı.
Bu olayı "Katar Gate Skandalı" olarak tanımlayan İsrail medyası, Netanyahu'nun üç yardımcısının, Katar hükümetinden İsrail toplumunun bu ülkeye ilişkin algısını iyileştirmek için para aldığı söylentisi, yolsuzluk dosyaları çoğalmış Netanyahu’yu kıskıvrak köşeye sıkıştırmış oldu. Netanyahu hemen kendi konumundan aldığı güçle, Ronen Bar’ı görevden almak istese de Netanyahu’nun dosyalarını inceleyen Yüksek Mahkeme karara karşı çıktı. Netanyahu, İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar'a yönelik çok ağır suçlamalarda bulundu. Ülke tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir istihbarat fiyaskosunun yaşandığını iddia etti.
Netanyahu, 7 Ekim 2023 olaylarının sorumlusunun ve baş aktörün Ronen Bar olduğunu belirtti. İsrail devlet televizyonu Kan’ın haberine göre ise Netanyahu, Bar'ın "savaşın patlak vereceği" konusunda hükümeti uyardığı iddialarının tamamen yalan olduğunu vurgulamıştır.
Netanyahu, Ronen Bar'ın bu olayları ele alış biçimi, İsrail tarihindeki en büyük istihbarat fiyaskosudur diyerek suçlamaya başladı. Katar'dan milyonlarca dolar alınarak Netanyahu'nun seçim kampanyasına aktarıldığı iddiasıyla başlayan "Katar davası" tartışmaları, İsrail kamuoyunda, İngilizce siyasi skandal anlamına gelen "gate" eki eklenerek "Katargate" davası şeklinde araştırılmaya devam edecek.
İsrail basınında, Netanyahu'nun Katar'dan 2012'de 15 milyon dolar, 2018'de 50 milyon dolar aldığı iddia edilmişti. Netanyahu bu iddiaları şiddetle reddederken ortaya atanlar hakkında da suç duyurusunda bulunulduğunu açıklamıştı.

Daha sonra olay, İsrail Başbakanı'nın sözcülerinden Eliezer Feldstein ve danışmanları Jonathan Urich ile Srulik Einhorn'un sanık sandalyesine oturduğu, Şin-Bet’in ise soruşturduğu bir soruşturmaya dönüşmüştü.
Feldstein’in Katar'ın imajını desteklemek için uluslararası bir şirketten para aldığı, Netanyahu'nun danışmanları Urich ve Einhorn'un da Katar için imaj danışmanlığı yaptığı belirtilmişti. İsrailli iş insanı Gil Bilger'in Feldstein'e para aktardığını söylediği ses kaydı, İsrail devlet televizyonunda yayınlanmış, Feldstein de Bilger'in iddiasının doğru olduğunu kabul etmişti. Netanyahu tehlikeli ayrıca insanlık suçlarından yargılanması gereken bir terör lideridir. Köşeye sıkıştın Bibi ailene güvenme




Yorumlar